Utanmadan kaleme almam gerekenler var bu şehirde ve kaleme almaktan utandıklarım. Sonra kendim var ve sen varsın. Erken bir saatten yola çıkıp ve belki hiç gelmeyecek bir vuslata dair inandıklarım... Gurur yapmadan kalbimi pergel misali açarken ve gererken aklımı rüzgara karşı, rüzgarına karşı bağlarken kendimi, gözleri(n)de kaybettiğim; ellerim, yüzüm ve dualarım... Gözleri(m)de kaybettiğim; hayallerim, düşüm ve rüyalarım...
Hatırası içimde büyüyen bir yangından ibaretti, hayata karşı geç kaldıklarım. Neyin var ki deme bana, evet, neyim var ki? Kendimi anlatmak varken, ağlatmayı seçtiğimden beri avuçlarıma dolan yağmur kırıntıları ve hayatın kuytusunda dağılan kalbimden topladıklarım... İki yanım, iki yarım, ki bir şeyimiz ve beraberinde herşeyimiz vardı bizim, kaybolurken ve adını koyarken; önce henüz ve derken yarın! Kaç gece karanlıklarımdan tanıdım seni, kaç sabah güneşlerimle uğurladım. Tanınmaz halinleyken aradım seni ve bilirsin; unutulmazdı değişmez halimdeyken bıraktığın. Çoraklığımdı yıkadığın çatlatırken sözlerinde, kirlenirken hislerimdi yıkandığın. Pes etmedim mesela! Üzerime doğru gelsin istedim, şu hayatın sen dedikçe olmazları. Bir yanımda hep seninle olmayı arzularken, bir yanımda sensiz olamaz-lar ve sen, sen, sen; sendin işte aklımdan kalbime, kalbimden gönlüme, gönlümden ruhuma sus gibiyken anlattığım. Ama anlatmak boşunaydı çoğu zaman. Bilmediğin o kadar çok gerçek varken, dayanılmazdı bilemeyeceğin bir yalana sarıldığın. İşte bu hengamede asılırken yokluğuna, bileklerimin gücünü aldın benden, yüreğimden gücünü aldın. Git demeye dilim varmadı hiçbir zaman, kal demeye dilim varmadıkça gittin benden ve dön dememi bekleme sakın, saklandığım bu yalana dilim varmıyor artık. Ve belki bu hayatta bir gittiğine, hani gittiğine inansam, bir gün döneceğine asla inanamadım...
Hayatımın rıhtımına demirlediğim bir gemiydi artık korkaklığım ve denizinde yürüttüğüm bir yalnızlığım vardı, yok olan gözlerinden demir aldığım. Önce sus pus yolcular taşıdım sana, sonra kir pas içindeki duygularım ve hayallerimi taşıdım aklımı küreklerken geveze tayfalarım. Bir ben gelemedim demiştim sana, bir ben yanında ve yarın ve yarin, aslında hiçbirşeyin olamadım. Ki artık bağışla beni! Şu gördüğün ne varsa ölümden gelen şeylerdi, elimden geleni yapamadım...