Yine kahvaltıda yoksun! Sebebi ne bilmiyorum ama, önceden keyfi vardı bu işin. Yer, içer, gülerdik seninle. İçip gülmek yok artık! İçip gülmek olmadığı gibi, yemek-tende vazgeçtim, boğazıma diziyorsun herşeyi... Şimdi kalkıp bana uyanamadım deme sakın. İnanmak o kadar zor ki; ceketimi silmemiş, gömleğimi de ütülememişsin. Her şey darmadağınık, ev pislik içinde... Kaç zamandır perdeleri de aralamıyorsun; güneşi de unuttuk sayende. Ya buzluktaki yiyeceklere ne demeli! Hepsini çöpe attım akşam. Bir tek zeytinlerine dokunamadım, hatta tane tane ayıkladım hepsini, ikişer ikişer dizdim, ne yapayım, canım sıkıldı işte... Saksıdaki çiçeği de pencerede unutmuşsun! Kar yağmış üşümüş, rüzgar esmiş kurumuş... Hani çiçekleri ne kadar çok sevdiğini bilmesem önemli değil deyip geçeceğim, geçeceğim de; geçen sene yaprağını kırdım diye dişlediğin kolum vardı ya, o acıdı birden, sol yanımın sancısıyla girdin böğrüme...